Fuat DEDE, Handan KAYA, Bahadır M GÜLLÜOĞLU ve Marmara Üniversitesi Meme Hastalıkları Grubu

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nükleer Tıp Anabilim Dalları, İSTANBUL

Özet

Bugün için meme kanserinde prognozu belirleyen en önemli faktör tümörün aksilladaki varlığıdır. Bunu belirlemek için standart cerrahi yöntem aksillada level I-II seviyesindeki lenf nodlarının diseksiyonudur. Bu diseksiyon sonucu hastalarda hem lokal kontrol sağlanmış olmakta hem de adjuvan tedavinin gerekli olup olmadığının yanıtı alınmaktadır. Ancak bu yöntem nedeni ile hastalar kısa ve uzun dönemde bir takım sekellere maruz kalmaktadırlar. Bunların içerisinde lenfödem oluşması ve kronik ağrı sendromunun oluşması hastanın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. Son yıllarda aksiller lenf nodlarındaki metastazı belirlemek için minimal invaziv bir girişim olan sentinel lenf nodu (SLN) biyopsisi yöntemi ortaya konmuştur. SLN, tümörün lenfatik drenaj yolu ile bölgesel lenf nodlarında ilk ulaştığı lenf nodudur. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda SLN biyopsisinin aksillanın durumunu yansıtmada güvenilir olduğu gösterilmiştir. Halen altın standart olmayan bu yöntem, geniş serilerde prospektif randomize çalışmalarla test edilmektedir. Yöntemle ilgili çeşitlilikler ve endikasyonlar üzerinde tam bir konsensüs sağlanamamasına karşın SLN biyopsisinin gelecekte konvansiyonel aksiller cerrahiye ciddi bir alternatif olacağı görülmektedir. Bu yöntemle hastaların aksiller tutulumları kesine yakın şekilde saptanırken minimal komplikasyona yol açılmaktadır. Bu derlemede SLN biyopsisinin tekniği, endikasyonları, yeterliliği, tartışmalı durumları, komplikasyonları ve geleceği üzerinde durulmuş ve okurlara konu hakkında genel bilgi verilmeye çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: MEME KANSERİ, SENTİNEL LENF NODU, AKSİLLA