ENİS YETKİN1, AHMET ÇÖKER1, MURAT KILIÇ1, TAYFAN KABALAK2, CANDEĞER YILMAZ2, MEHMET TÜZÜN2

1Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Bornova, İZMİR
2Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD Endokrinoloji Bilim Dalı, Bornova, İZMİR

Özet

Ocak 1980 ve Haziran 1995 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği'nde 36 hastaya paratiroid adenomektoml uygulandı.

36 olgunun sadece 24'ünde preoperatif dönemde klinik olarak primer hiperparatiroidizm saptanmış, klinik olarak hiçbir hiperparatiroidizm bulgusu olmayan 12 olguda ise tanı guatr operasyonu esnasında konmuştur. Hiperparatiroidizm olan olgularda tek bezin büyümesi, yüksek serum kalsiyum, Alkalen Fosfataz (ALP) ve parathormon düzeyleri ile normal veya düşük serum fosfor değerleri mevcuttu. 29 olguda (%81) adenom tiroid bezi alt polunde yerleşmişti. Tüm hastalara bilateral eksplorasyon uygulandı. En sık kullanılan tanı yöntemleri boyun ultrasonografisi (11 hasta %31) ve Thallium-Technetium subtraksiyon sintigrafisidir (11 hasta %31). Operasyona hazırlık döneminde veya postoperatif mortaliteye rastlanmazken postoperatif dönemde kemik açlığına bağlı hipokalsemi hastaların 23 tanesinde saptandı.

Sonuç olarak; adenomlar çoğunlukla inferiorda yerleştikleri için, şüphe duyulan hastalarda tiroidektomi sırasında üst pol yanısıra tiroid bezi alt polünün dikkatlice gözden geçirilmesi gerekir. Çünkü inferior yerleşimli adenomlar yerçekiminin etkisi ile mediastene doğru büyümektedir. Ayrıca hastalarımızın yaklaşık 1/3'ünde daha önceden yakınma olmaması ve literatürde bildirilen %2-5'lik dual adenom sıklığı nedeniyle tiroid ve paratiroid operasyonlarında bilateral boyun eksplorasyonu mutlaka tercih edilmelidir.

Anahtar Kelimeler: ADENOM, PARATİROİD BEZİ, PARATİROİD NEOPLAZMLARI, HİPERPARATİROİDİZM