EMİN YILDIRIM, SALİH KELEŞ, UĞUR BERBEROĞLU

Ankara Onkoloji Hastanesi, 2.Cerrahi Kliniği, ANKARA

Özet

Ağustos 1990-Temmuz 1996 tarihleri arasında benign nedenlerle kolesistektomi uygulanan ve histopatolojik tanısı adenokarsinom olarak rapor edilince Ankara Onkoloji Hastanesi'ne başvuran ve izlemleri tam olan 35 olgu retrospektif olarak gözden geçirildi. Olguların median yaşı 58 olup 27'si kadın, 8'i erkekti. İlk operasyon kayıtları değerlendirilip görüntüleme tetkikleri yapılan olgulardan uygun görülen 10 tanesine ikincil operasyon uygulandı. Bu olguların 7'sine daha önce yapılmış olan kolesistektomiye ek olarak; safra kesesi yatak rezeksiyonu ve lenf nodu diseksiyonu eklenerek R3 radikal kolesistektomi ve 3'üne ise, ikincil operasyonda karaciğer metastazı saptandığı için, daha önce yapılmış olan kolesistektomiye ek olarak sadece hepatik arter kateterizasyonu uygulandı. Kalan 25 olguda ise gerek hastalıklarının ileri evrede olması gerekse ikincil operasyonu kabul etmemeleri nedenleri ile cerrahi tedavi kolesistektomi düzeyinde bırakıldı. Olguların demografik özellikleri, tümörün invazyon derinliği, hastalığın evresi ve uygulanan cerrahi tedavi şeklinin sağkalım üzerine olan etkisi değerlendirildi. Tümörün safra kesesi duvarındaki invazyon düzeyi sınırlı olgularda, erken evre hastalıkta ve radikal kolesistektomi uygulananlarda sağkalımın anlamlı olarak uzun olduğu saptandı. Bu bulgulara göre; safra kesesi karsinomunun tedavisinde radikal kolesistektomi ile daha uzun sağkalım elde edilebileceği ve bu nedenle insidental olarak safra kesesi karsinomu tanısı elde edilmiş ise ikincil operasyon uygulanarak yatak rezeksiyonu ve lenfadenektomi eklenmesinin yararlı olacağı ileri sürülebilir.

Anahtar Kelimeler: SAFRA KESESİ KARSİNOMU, RADİKAL KOLESİSTEKTOMİ