Laparoskopik cerrahi dinamik genel cerrahinin sürekli değişim içinde olan bölümünü oluşturmaktadır. Bu sürekli değişime rağmen maalesef günümüzde halen seçilmiş olgularda uygulanmaktadır. Öncelikle laparoskopinin yeni bir cerrahi alan olmadığının, açık cerrahinin prensiplerinin uygulandığı yeni bir teknik olduğunun bilinmesi gerekmektedir.
Laparoskopik cerrahi, yüzyılı aşkın süredir uyguladığımız ve sonuçlarını iyi bildiğimiz açık cerrahiyle karşılaştırılıyor olması, bu yöntemin sonuçlarının değerlendirilmesi için dezavantaj gibi görülse de teknolojinin yardımıyla açık cerrahinin bir alternatifi olarak kendine yer bulmuştur.
Laparoskopik kolorektal cerrahide öğrenme süreci
Laparoskopik kolorektal girişimler için öncelikle kolorektal cerrah olmak ve laparoskopik cerrahiyle uğraşıyor olmak gerekmektedir. Tüm bunların yanında ileri laparoskopik girişimler olması, itibariyle yeterli deneyim önem kazanmaktadır. Bu noktada laparoskopik kolorektal cerrahi girişimler için gerekli olan ideal öğrenme sürecinin ne olması gerektiği sorulmaktadır. Yapılan çalışmalarda laparoskopik kolorektal girişim sayısı 30 ile 80 arasında değişmektedir[1–4]. Tekkis ve ark.[4] yapmış oldukları çalışmada, sağ kolon rezeksiyonu için 55, sol kolon rezeksiyonu için 62 girişim gerektiğini belirtmiştir.
Laparoskopik kolorektal cerrahide kontrendikasyonlar
Laparoskopik kolorektal girişimlerde kontrendikasyonlar göreceli olup tamamen cerrahın deneyimi ve becerisine bağlı olarak değişmektedir[5]. Laparoskopik kolorektal girişimlerde kontrendikasyonlara bakıldığında iki ana grupta incelenmesi mümkündür. Kesin ve göreceli kontrendikasyonlar Tablo 1'de gösterilmiştir. Bu iki grup kendi içinde yine iki alt grupta incelenebilir; hastayla ilişkili ve tümörle ilişkili olanlar. Hasta ile ilişkili olanlar laparoskopik cerrahi girişimler için genel kontrendikasyonlardır. Hastayla ilgili göreceli kontrendikasyonlar içinde ilk sırayı morbid obezite almaktadır. Bu olgularda, ameliyat masasında hastaya pozisyon vermekte, morbid obezite için uygun aletlerin bulunmasında (normalden daha uzun cerrahi aletler: trokar, tutucu, vb.) ve iç organların ekspozisyonunda zorluklar çıkmaktadır. Bu konuda yapılan çalışmalar incelendiğinde obez olmayanlara göre komplikasyon (%24'e %78) ve konversiyon (%13'e %39) oranları oldukça yüksek bulunmaktadır[6].
Daha önce karın ameliyatı geçirmiş olmak cerrahın deneyimine göre değişmekte olup, konversiyon oranları karşılaştırıldığında (ameliyat geçirmemişlerde %11,4, geçirmişlerde %17,8, P=0,181) anlamlı bir fark olmadığı ve kolorektal kanser sonuçlarını etkilemediği vurgulanmaktadır[7].
Laparoskopik kolorektal cerrahi girişimler Divertikülozis koli
En sık uygulanan laparoskopik kolorektal cerrahi girişimler incelendiğinde divertikülozis koli'in birinci sırada olduğu görülmektedir. Komplike olmayan olgularda (Grup I: peridivertikülit, stenoz, tekrarlayan inflamasyon atakları) açık cerrahi ile laparoskopik cerrahi karşılaştırıldığında morbidite (%18,5'e %14,8), mortalite (%0'a %1,1) oranları birbirine yakın olup konversiyon oranı %4,8 olarak verilmektedir[8,9]. Dolayısıyla bu tür olgularda komplikasyon, mortalite ve konversiyon oranları kabul edilebilir olarak değerlendirilmektedir[9]. Komplike divertiküler olgular (Grup II: perfore divertikülit, Hinchey I-IV, fistül, kanama) incelendiğinde açık ve laparoskopik cerrahi karşılaştırılmasında morbidite (%30'a %29), mortalite (%3,1'e %2,2) oranları aynı olup hatta laparoskopik grupta veriler biraz daha iyi görünmektedir[
Crohn hastalığı
Crohn hastalığı incelendiğinde büyük fikse kitleler, multiple fistüller, apseler, steroid kullanımı, ekstrakolonik hastalık ve preoperatif malnutrisyon konversiyona neden olan faktörlerdir[15,16]. Konversiyon oranı %6,8 gibi kabul edilebilir bir değerdedir[17]. Fakat Tilney'in metaanalitik çalışmasında Crohn Hastalığında laparoskopi kontrendikasyonlarının tam olarak belirlenmediği vurgulanmaktadır[17].
Ülseratif kolit
Ülseratif kolitin laparoskopik cerrahisinde Kienle ve ark[18] median laparotominin bulunması, rektumda high grade displazinin veya belirgin kanserin olması ve vücut kitle endeksinin 30'un üzerinde olması durumunda laparoskopik girişim düşünülmemesi gerektiğini savunmuşlardır. Laparoskopi yardımlı restoratif proktokolektomi teknik olarak mümkün ve güvenlidir[19–21]. Fakat Wexner'e göre, optimal teknik, diseksiyon genişliği, stoma açılması konuları hala tartışılmakta olup henüz ülseratif kolitin laparoskopik cerrahi tedavisinde standardizasyon ve konsensus bulunmamakta ve prospektif randomize çalışmalar gerekmektedir[22].
Kolorektal kanser
Dünyada tüm kolorektal kanser girişimlerinin %1-5'i laparoskopik olarak tedavi edilmektedir. Amerika Kolon-Rektum Cerrahları Birliği cerrahların laparoskopik kanser cerrahisine başlamadan önce 20 tane laparoskopik selim kolorektal cerrahi girişim yapmalarını önermektedir. Eğer tümör komşu organları istila etmiş ise onkolojik prensiplerin uygulanması açısından tutulmuş organların bir bütün olarak (en-bloc rezeksiyon) çıkarılması gerekmektedir. Bu ise, bugün için açık cerrahi teknikle mümkün olabilmektedir. Kitlenin 8 cm çapından büyük olması durumu göreceli kontrendikasyon olup, bu durumda kitlenin manipülasyonu ve diseksiyonu zor olup, barsak perforasyonu ve tümör hücrelerinin karın içine yayılması riski yüksektir. Yine bu tümörlerin karın dışına alınması için yapılması gereken insizyon ile hem kozmetik sonuçlar hem de minimal invazif özellikler ortadan kalkmaktadır. Transvers kolon yerleşimli kanserlerde her iki fleksuranın ve omentum majus'un diseksiyonu ileri deneyim gerektirmektedir.
Kolon kanserinde en sık konversiyon nedeni komşu organların tutulmuş olmasıdır[23]. Laparoskopik kolektomilerde konversiyon oranı %14 (%0–42) olarak verilmektedir[24]. Kolorektal cerrahi öncesi komşu organ tutulumunu BT ile araştırmak gereklidir. Fakat kanserin evresini preoperatif BT ile (yumuşak dokunun yeterli kontrast tutmamasına bağlı olarak) %40 ile %77 oranında doğru değerlendirmek mümkün olmaktadır[25]. Bu da kaçınılmaz olarak konversiyon oranını yükseltmektedir.
Günümüzde, olumlu erken ve uzun dönem sonuçları ile kolorektal kanserde laparoskopik kolon cerrahisi uygulamaları kabul edilmektedir[26–28]. SAGES'in 2006 kılavuzunda günümüzde sadece T4 tümörlerde açık cerrahi gerektiği konusunda konsensus bildirilmektedir[23].
Tsang ve ark.'nın[29] çalışmasında kanama, büyük ve lokal olarak ileri tümörler, teknik zorluklar ve adezyon en sık konversiyon nedeni olarak verilmektedir. Yine aynı çalışmada bu oranın % 33'lere kadar ulaştığı vurgulanmaktadır[29]. Dar pelvis, büyük tümör, kalın mezenter, el hissinin olmaması, aşağı-rektal tümörlerde klampın konulmasındaki güçlük, cerrahın ileri deneyimli olması gerekliliği rektal kanserin laparoskopik tedavisindeki zorlukları oluşturmaktadır[30]. Leroy[31] ve Wen-Xi'ye[32] göre laparoskopik total mezorektal eksizyon (TME) mümkün ve güvenlidir. Fakat günümüzde uzun dönem sonuçlarının bilinmemesi ve çok merkezli randomize çalışmaların olmaması nedeniyle rektal kanserlerde laparoskopik girişimler önerilmemektedir[27,28].
Sonuç olarak tüm laparoskopik kolorektal girişimler, teknik olarak mümkün olup, cerrahın becerisi ve deneyimine bağlı olarak değişmektedir. Fakat bazı girişimler için uzun dönem sonuçların beklenmesi önerilmektedir. Gelecekteki çabalar uygun hasta seçiminde kriterlerin belirlenmesi, cerrahi aletlerin daha da geliştirilmesi, cerrahların eğitilmesi ve dolayısı ile morbiditenin azaltılması ve ameliyat sürelerinin kısaltılması yönünde olmalıdır.