Melih Akıncı, Kerim Bora Yılmaz, Zafer Ergül, Duray Şeker, Bahadır Külah, Hakan Kulaçoğlu

Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 4. Genel Cerrahi Kliniği, Ankara, Türkiye

Özet

Amaç: Yetişkinlerde inkarserasyon tablosuyla başvuran kasık fıtıklarında olumsuz klinik sonuçları etkileyen faktörleri belirlemek.

Hastalar ve Yöntem: İnkarsere kasık fıtığı tanısı ile acil koşullarda ameliyat edilen 109 olgu ile 858 elektif onarım yaş, cinsiyet, herni tipi, nüks durumu, cerrahi onarım, rezeksiyonlar, anestezi tipi, eşlik eden hastalıklar, ASA skorları, postoperatif komplikasyonlar, ameliyat-hastane kalış süreleri ve mortalite açısından karşılaştırıldı. Acil olgularda strangülasyon, omentum-barsak rezeksiyonları, postoperatif lokal ve sistemik komplikasyonlar ve hastanede uzun kalış süresine etki eden faktörleri belirlemek için cinsiyet, yaş, herni tipi, nüks oranı, başvuru süresi, eşlik eden hastalıklar, ASA skorları ve anestezi tipi incelendi.

Bulgular: Elektif herni onarımlarıyla karşılaştırıldığında, acil onarımlarda ileri yaş, kadın cinsiyet, omentalintestinal rezeksiyon, yüksek ASA skoru, özellikle hipertansiyon olmak üzere eşlik eden bir hastalığın bulunması, uzun ameliyat süresi, hastanede uzun kalış süresi, sistemik postoperatif komplikasyon ve yara alanı enfeksiyonunun bulunması istatistik olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Acil başvurularda strangülasyon için, nüks herni, eşlik eden bir hastalığın bulunması ve yüksek ASA skoru; omental-intestinal rezeksiyonlar için gecikmiş başvuru; sistemik postoperatif komplikasyonlar için ileri yaş, nüks herni ve yüksek ASA skoru; hastanede uzun kalış süresi için ileri yaş, nüks herni, eşlik eden bir hastalığın bulunması ve yüksek ASA skoru olumsuz etkenler olarak bulundu (p<0,05).

Sonuç: Acil kasık fıtığı onarımlarında ileri yaş, nüks durumu, geç başvuru, eşlik eden bir hastalığın bulunması ve yüksek ASA skoru olumsuz etmenlerdir. Elektif herni onarımlarında bu özelliklere sahip hastalara öncelik verilmesinin uygun olacağı kanaatindeyiz. Acillerde nüks durumu ve geç başvuru mevcut ise strangülasyon, rezeksiyon ve postoperatif sistemik komplikasyonlar açısından dikkatli olunmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Kasık fıtığı, inkarserasyon, strangülasyon, inguinal herni

Giriş

Kasık fıtığı onarımı genel cerrahide en sık uygulanan ameliyattır[1,2]. Komplike ve acil başvurulardan sakınmak için bu ameliyatların elektif şartlarda yapılması genel olarak kabul görmektedir[2,3]. Aksi takdirde inkarserasyon ve strangülasyonun eşlik ettiği istenmeyen acil cerrahi durumlar ortaya çıkabilmektedir. Bilindiği gibi, strangülasyon yüksek morbidite ve hatta mortaliteye neden olabilmektedir[4,5]. Elektif inguinal herni onarımlarında postoperatif komplikasyon oranı %7,5-%22 ve mortalite oranı %0-0,6 iken acil şartlardaki inkarsere hernilerde bu oranlar sırası ile %19,5-%58 ve %4,7-%10'dur[6-13].

Bu çalışmada yetişkin hastalarda acil olarak opere edilmiş inkarsere kasık fıtıkları analiz edilerek başvuru özellikleri ve klinik sonuçları değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sonucu acil kasık fıtıkları onarımlarında olumsuz faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntemler

Bu retrospektif klinik çalışma için inkarsere kasık fıtığı preoperatif tanısı ile Aralık 2005 Kasım 2010 tarihleri arasında acil olarak Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 4. Genel Cerrahi Kliniği'nde opere edilen tüm yetişkin hastaların kayıtları tarandı. Hasta dosyaları, epikriz raporları, bilgisayar kayıtları, operasyon notları ve poliklinik kayıtları değerlendirmeye alındı.

On yedi yaş altındaki hastalar çalışma dışında tutuldu. Altmış yaş üstü hastalar ise “ileri yaş grubu” olarak analiz edildi. Başvuru süresi, inkarserasyona bağlı şikâyetlerin başlaması ile hastaneye başvuru arası geçen süre olarak kabul edildi ve ilk 24 saat, 25-48 ve 49-120 saat olarak üç ayrı grupta değerlendirildi. Şikâyetlerin başlaması üzerinden 48 saat geçmiş olması “geç başvuru” olarak kabul edildi. Eksternal herninin irredükte olması “inkarserasyon”, irredükte herni yanında objektif olarak intraoperatif iskemi ve nekroz belirtilerinin olması ise “strangülasyon” olarak tanımlandı. Preoperatif risk değerlendirmesi için Amerikan Anestezi Cemiyeti (ASA) skorlaması kullanıldı. Yandaş hastalıklarda, diabetes mellitus (DM), kronik obstruktif akciğer hastalığı (KOAH), hipertansiyon (HT), kardiovasküler hastalıklar, kanser varlığı ve erkek hastalarda benign prostat hiperplazisi (BPH) alt gruplarda ayrı olarak değerlendirildi. Postoperatif komplikasyonlar lokal ve genel olarak iki ayrı grupta incelendi. Pulmoner, kardiyak, serebrovasküler ve renal postoperatif komplikasyonların hepsi “sistemik” alt başlığı altında toplandı. Lokal komplikasyonlar, cerrahi alan enfeksiyonu, hematom ve seroma olarak analiz edildi. Postoperatif cerrahi alan enfeksiyonu için poliklinik kontrolleri dahil olmak üzere en az bir ay takip süresi olan hastalar analiz edildi. İnkarsere olgularda hastanede kalış süreleri 1-4, 5-7 ve 7 gün üstü olmak üzere üç ana grupta incelendi; 4 gün üzeri toplam hastanede kalış süresi “uzun hastanede kalış” olarak değerlendirildi.

Yaş, cinsiyet, fıtık tipi, primer/nüks herni durumu, yandaş hastalıklar, ASA skoru, anestezi tipi, cerrahi onarım yöntemi, rezeksiyonlar, ameliyat süresi, postoperatif komplikasyonlar, hastane kalış süresi ve mortalite analiz edildi ve bu dönemde elektif olarak opere edilen diğer inguinal herni olgularının aynı parametreleri ile karşılaştırıldı. Acil inkarsere hernilerde strangülasyon, omentumbarsak rezeksiyonları, postoperatif lokal ve sistemik komplikasyonlar ve uzun hastanede kalış süresine etki eden faktörleri belirlemek için cinsiyet, yaş, herni tipi, nüks oranı, başvuru süresi, eşlik eden hastalıklar, ASA skorları ve anestezi tipi analiz edildi.

Verilerin istatistiksel analizi için SPSS 11,5 (SPSS, Chicago, Illinois) yazılımı kullanıldı. Kategorik verilerin gruplar arasında karşılaştırılmasında ki-kare testi kullanılarak sonuçlar olgu sayısı ve yüzde (%) olarak sunuldu. Sayısal verilerin normal dağılıma uyup uymadıkları Kolmogorov Smirnov testi ile analiz edildi. Nonparametrik verilerin (yaş) iki grup (elektif ve acil inkarsere herni onarımı yapılan hasta grupları) arasında karşılaştırılmasında Mann Whitney U testi kullanıldı ve dağılımlar medyan değer olarak sunuldu. İnkarsere acil herni onarımlarında bağımsız değişkenler olan yaş, cinsiyet, nüks durumu, herni tipi, başvuru süresi, yandaş hastalık varlığı, ASA skoru ve anestezi tipinin, bağımlı sonuç değişkenleri olan strangülasyon, omentum-barsak rezeksiyonları, postoperatif lokal ve sistemik komplikasyonlar ve uzun hastanede kalış süresi üzerinde her bir bağımlı değişken için ayrı ayrı lojistik regresyon analizleri yapıldı ve her bir sonuç değişkeni üzerinde bağımsız değişkenlerin etkisi incelendi. P değeri 0,05'den küçük farklılıklar anlamlı olarak kabul edildi.

Bulgular

Beş yıllık bu dönemde acil inkarsere herni tanısı konmuş 109 kasık fıtığı onarımı değerlendirmeye alındı. Aynı dönemdeki 858 elektif onarım eklendiğinde toplam 967 kasık fıtığı onarımı bu çalışmada çözümlendi. Acil başvurularda, 91 (%84) onarım erkek, 18 (%16) onarım kadın hastada yapılmışken elektif operasyonlarda 784 (%91) onarım erkek, 74 (%9) onarım kadın hastadaydı. Acil inkarsere hernilerin medyan yaşı 58 (18-86) iken elektif onarım uygulanan hastaların medyan yaşı 49 (17-89) idi. Bilateral inguinal herni onarımı acil inkarsere hernilerde 2 hastada (%2) elektif hernilerde 56 hastada (%9) izlendi. Femoral herni oranı acil inkarsere hernilerde elektif orana göre daha yüksek bulundu (%15/%3). Acil inkarsere onarımların %60'ı (n=65) elektif onarımların %86'sı (n=737) postoperatif ilk günde taburcu olmuşlardır.

İnkarsere acil ve elektif herni onarımlarında postoperatif dönemde mortalite izlenmedi. İnkarsere acil ve elektif onarımların yaş, cinsiyet, fıtık tipi, primer/nüks durumu, strangülasyon, yandaş hastalık, ASA skor, cerrahi onarım tipi, anestezi tipi, omentum-barsak rezeksiyonu, operasyon süresi, postoperatif komplikasyon ve hastanede kalış süre karşılaştırmaları Tablo 1'de görülmektedir. Elektif herni onarımlarıyla karşılaştırıldığında, acil inkarsere hernilerde ileri yaş, kadın cinsiyet, strangülasyon, omentalintestinal rezeksiyon, yüksek ASA skoru, özellikle hipertansiyon olmak üzere yandaş hastalık birlikteliği, uzun ameliyat süresi, uzun hastanede kalış süresi, sistemik postoperatif komplikasyon ve yara alanı enfeksiyon birlikteliği istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p≤0,05).

İnkarsere hernilerde semptomların başlamasından sonra ilk 24 saat içinde başvuran hasta sayısı 39 (%36), 24-48 saat arası başvuran hasta sayısı 46 (%42) ve 3-5 gün arası başvuran hasta sayısı 24 (%22) idi. Acil inkarsere başvurularda strangülasyon için nüks herni, yandaş hastalık birlikteliği ve yüksek ASA skoru; omental-intestinal rezeksiyonlar için gecikmiş başvuru; sistemik postoperatif komplikasyonlar için ileri yaş, nüks herni ve yüksek ASA skoru; uzun hastanede kalış süresi için ileri yaş, nüks herni, yandaş hastalık birlikteliği ve yüksek ASA skoru anlamlı olumsuz faktörler olarak bulundu (Tablo 2).

İnkarsere hernilerde omental-barsak rezeksiyonu ayrı olarak diğer olumsuz risk faktörleri için analiz edildiğinde, rezeksiyonların postoperatif lokal-sistemik komplikasyon ve uzun hastanede kalış süresi için olumsuz faktör olmadığı görüldü (p>0,05).

Tartışma

Fıtık varlığı genelde elektif onarım için yeterli endikasyon olarak kabul edilmesine rağmen strangüle kasık fıtıkları akut karının sık nedenlerinden biri olmaya devam etmektedir[14]. Strangulasyon ancak inkarserasyonun bir sonucu olabilir. Çalışmamızda acil grubunda görülen yüksek strangülasyon doğal olarak bu gruptaki inkarserasyonlu başvurulara bağlıdır. Acil başvuran hastalar inkarsere fıtık grubunu oluşturduğundan bu grupta strangülasyonun fazla olması bir sonuç değil, seçilmiş olan acil grubunun özelliğini yansıtmaktadır. Kasık fıtıklarının inkarserasyon tablosuyla acile başvurmasının başlıca nedenleri ise fıtık tanısı almış olmasına rağmen inkarserasyon tehlikesini bilmemek, daha çok bazı femoral hernilerde olduğu gibi farkında olmamak ve ek risk faktörleri olan hastaların diğer dal hekimleri tarafından sevk edilmesindeki gönülsüzlük olabilmektedir[15,16]. Bu çalışmada inkarserasyon olgularında izlenen ileri yaş, yüksek yandaş hastalık birlikteliği ve ASA skorları bu düşünceyi desteklemektedir.

Bu seride tüm kasık fıtıkları içinde %3 olan femoral herni oranı elektif onarımların küçük bir bölümünü oluşturmaktadır[17]. Ancak inkarserasyon ve strangülasyon ile acil başvurularda femoral herni oranı %20-40'lara kadar çıkabilmektedir ki bu da bizim %15'lik oranımıza göre hafif yüksek olmasına rağmen literatürle uyumludur[3,5,18]. Femoral hernilerin inkarsere kasık fıtıkları içinde riskli bir grup oluşturduğu ve komplike başvurulara sıklıkla neden olduğu kabul edilebilir. Bu çalışmada görülen acil inkarsere hernilerin kadınlarda sık görülmesi, bu cinsiyette izlenen yüksek femoral herni oranına bağlıdır[12]. Bunun yanında tek bağlı faktör olarak kadınların erkeklere göre daha yüksek bir oranda barsak rezeksiyonu, postoperatif komplikasyonlar ve ölümler ile sonuçlanan acil kasık fıtığı onarımına ihtiyaç duydukları görülmektedir[19]. Sonuç olarak elektif onarımlarla karşılaştırıldığında femoral herni ve dolaylı olarak kadın cinsiyetin, acil inkarsere herni onarımları için risk grubu oluşturduğu düşünülmektedir. Kasık fıtıklarındaki risk faktörlerini analiz ettiğimiz önceki bir çalışmamızda kadın cinsiyetin femoral herni, acil başvuru, inkarserasyon ve strangülasyon için olumsuz bir faktör olduğunu bildirmiştik ve kadın hastaların kısa sürede elektif olarak opere edilmesini önermiştik[20]. Uyumlu olarak, bu çalışmamızda elektif onarımlarla karşılaştırıldığında, kadın cinsiyet ve femoral hernide istatistiksel olarak anlam bulmamıza rağmen, olumsuz durumların incelenmesinde tek değişkenli istatistiksel analizde strangülasyon ve omentum-barsak rezeksiyonları için herni tipi ve kadın cinsiyet anlamlı farklılık düzeyine ulaşmamıştır.

Çalışmamızda elektif onarımlarda %96, acil inkarsere onarımlarda %84 oranında yama ile açık gerilimsiz teknik uygulandığı izlendi. Elektif olgularda bu tekniğin sıklıkla kullanımı genel bir uygulamadır[21]. Acil hernilerde ise strangülasyon olsa bile prostetik yama kullanımı kontrendike değildir[22-24]. Prostetik yama kullanımı ile yamasız Bassini onarımları strangüle inguinal hernilerde karşılaştırılmıştır. Bu çalışmada prostetik yama kullanılması ile düşük postoperatif komplikasyon oranı ve 22±6 aylık takipte nüks görülmemesi nedeni ile bu tekniğin güvenli ve etkili bir yöntem olduğu bildirilmiştir[25]. Çalışmamızda acil ve elektif fıtık karşılaştırılmasında onarım tekniklerinin kullanımı açısından istatistiksel anlam çıkmamıştır. Bunun nedeni diğer onarım sayılarının az olmasına bağlanabilir. Elektif ve acil olmak üzere diğer onarımlar; plug yama 16 (%2) ve 8 (%7), Bassini 10 (%1) ve 3 (%3), diğer onarımlar 12 (%1) ve 7 (%6) hastada kullanılmıştır.

Serimizde inkarserasyon nedeniyle acil ameliyat edilen hastalarda mortalite görülmedi. Bu hasta grubu için literatürde verilen mortalite oranı ise %2,6-9 arasındadır[3,26]. Bu olumlu farklılık, çalışmanın yürütüldüğü hastanenin yüksek hacimde acil olgu kabul eden ve tam donanımlı yoğun bakım olanaklarına sahip bir merkez olmasına bağlanabilir. Anestezi tipinin postoperatif morbidite açısından elektif onarımlarda etkili, acil onarımlarda etkisiz olduğuna dair farklı görüşte yayınlar mevcuttur[8,27]. Bizim hasta grubumuzda acil ve elektif onarımlar arasında anestezi tipi postoperatif sonuçları etkilememişti. Ancak literatürde lokal anestezinin acil inkarsere hastalarda morbidite ve mortaliteyi azalttığına dair yayınlar bulunmaktadır[28,29]. Callesen ve ark.[30], 79'u ASA III-IV olan 1000 elektif inguinal herni onarımı olgusunu prospektif olarak incelemiş ve yandaş hastalık durumu dahil olmak üzere lokal anestezinin güvenle kullanılabileceğini bildirmişlerdir. Ancak lokal anestezi, birçok ülke gibi bizde de hâlâ düşük oranda tercih edilmektedir. Serimizde elektif ve acil olgularda lokal anestezi uygulama sıklıkları sırası ile %10 ve %7 gibi düşük oranlarda kalmıştır. Bu konunun multidisipliner olarak gözden geçirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Yaş, yandaş hastalık, ASA skoru, başvuru süreleri gibi prognozu etkileyebilecek hasta ile ilgili diğer faktörler de değerlendirilmelidir. İleri yaş literatürde inkarsere herniler için olumsuz risk faktörü olarak bildirilmektedir[3,18,31]. Bu çalışmada da ileri yaş hasta sıklığı elektif onarımlara göre acil ameliyatlarda anlamlı yüksek bulunmuştur. Ayrıca tek değişkenli analizde inkarsere acillerde ileri yaş ile sistemik postoperatif komplikasyon ve uzun hastanede kalış süresi arasında istatistiksel ilişki bulunmuştur. İleri yaş ile ilgili olabilecek yandaş hastalık ile kötü prognoz arasında ilişki daha önceden bildirilmiştir[31,32]. Bu çalışmada yandaş hastalık inkarsere acillerde anlamlı yüksek bulunması yanında, yandaş hastalık ile strangülasyon ve uzun hastanede kalış süresi arasında istatistiksel ilişki bulunmuştur. Benzer olarak, inkarsere olgularda yandaş hastalıkla ilgili olabilecek yüksek ASA skoru strangülasyon, uzun hastanede kalış süresi ve yüksek morbidite ile ilişkili bulunmuştur[8,33]. Biz yüksek ASA skorunun inkarsere acillerde daha sık izlendiğini ve bunun strangülasyon, sistemik postoperatif komplikasyon ve uzun hastanede kalış süresi ile ilişkili olduğunu saptadık. Bu olumsuz etkilerden sakınmak için ASA III-IV skoruna sahip hastaların elektif olarak opere edilmesi görüşüne katılmaktayız[34,35]. Ayrıca hastanın geç başvurusu genellikle rezeksiyona neden olan önemli bir faktör olarak kabul edilmektedir[36]. Bu durum çalışmamızda geç başvuru (>48 saat) ile omental-intestinal rezeksiyon arasındaki anlamlı istatistiksel ilişki ile desteklenmektedir. Bunun yanında, omentalbarsak rezeksiyonlarında ileri yaş, kadın cinsiyet, herni tipi, yandaş hastalık birlikteliği, ASA skoru ve anestezi tipi ile risk ilişkisi izlenmemiş olup sadece ek olarak nüks olma durumu ile ilişki saptanmıştır. Kulah ve arkadaşları ise aynı şehir merkezli başka bir referans hastanesinde on yıl önce barsak rezeksiyonu ile ileri yaş, kadın cinsiyet, herni tipi, geç başvuru ve yandaş hastalık birlikteliği arasında ilişki saptamışlardı[37]. Farklı olarak bu çalışmada tüm acil eksternal herniler incelenmişti ve kasık bölge olguları onarımların %76'sını oluşturmaktaydı. Bu on yıllık dönem içinde belki de bu yayının katkıları ile yaşlılarda ve kadınlarda kasık bölgesi fıtıklarını elektif olarak zamanında onarmaya daha dikkat etmeye başlamış olabiliriz. Yine bu dönemde yandaş hastalığı olan hastaların dahili bilimler tarafından daha yakın takip edilerek daha düzenli tedavi almaları ve hastalıklarının kontrol altında olması ihtimal dahilindedir. Ayrıca bu dönemde tıp alanındaki gelişmeler bu hastalarda tanı, takip, acil değerlendirme, kabul ve tedavi alışkanlıklarımızı değiştirmiş olabilir. Bu etkiler araştırmamızın en dikkat çekici noktası olan acil olgularda mortalite olmaması durumuna da kısmen açıklama getirebilir.

Serimizde inkarsere hernilerde omentalbarsak rezeksiyonunun diğer olumsuz risk faktörlerinden postoperatif lokalsistemik komplikasyon ve uzun hastanede kalış süresine etkili olmadığı izlenmişti. Çalışmamızda acil grupta sadece 2 ileum, 8 omentum rezeksiyonu vardır, omentum hariç tutulursa 2 ileum rezeksiyonu ile rezeksiyonun komplikasyon ve yatış süresini etkilemediği sonucuna varmak iddialı olacaktır. Bunun yanında bu etkisizlik mantıksal olarak rezeksiyondan daha çok hastanın yandaş hastalık birlikteliği ve yüksek ASA skorunun postoperatif lokal-sistemik komplikasyon ve uzun hastanede kalış süresine etkili olması ile açıklanabilir. Uyumlu olarak kasık fıtıklarında risk faktörlerini incelediğimiz önceki çalışmamızda strangülasyon ve rezeksiyon oranları yandaş hastalığı olanlarda yüksekti ve bu hastalarda hastanede kalış süreleri belirgin olarak daha uzundu[20]. Öte yandan, fıtıklarda daha yüksek komplike başvuru ve yandaş hastalığı olan ileri bir referans hastanesinde klinik düzenleme yolları ile giderleri ve hastanede kalış sürelerini azaltmayı amaçlayan İsviçre kaynaklı bir çalışmada gün olarak toplam ve postoperatif hastanede kalış ortalamaları sırası ile 4,9±2,8 ve 4±2,6 iken düzenlemeler sonrası sırası ile 3,7±1,4 ve 2,6±1,3 olduğu bildirilmiştir[38]. Bu çalışmanın ışığında 4 gün üzeri toplam hastanede kalış süresini “uzun hastanede kalış” olarak değerlendirdiğimiz serimizde ilişkili bulunan ileri yaş, nüks olma durumu ve yüksek ASA skoru bu anlamda değerlidir. Bunun yanında fıtıklarda acil komplike başvuru ve yandaş hastalık ile hastane kalış süre ilişkisinin incelendiği yüksek sayıda olgunun değerlendirildiği çok merkezli araştırmalara ihtiyaç vardır.

Özetle, acil onarım olguları elektiflere göre yandaş hastalık sıklığı ve ASA skoru yüksek, ileri yaşta ve kadınlarda daha sık izlenmektedir. Ayrıca operasyon süreleri ve hastanede kalış süreleri daha uzun ve postoperatif sistemik komplikasyonları daha fazla görülmektedir. Acil inkarsere hernilerde ileri yaş ile postoperatif sistemik komplikasyonlarda artış ve uzun hastanede kalış; nüks durumu ile strangülasyon, rezeksiyon, postoperatif sistemik komplikasyonlarda artış ve uzun hastanede kalış; geç başvuru ile rezeksiyon; yandaş hastalık ile strangülasyon; yüksek ASA skoru ile strangülasyon, postoperatif sistemik komplikasyonlarda artış ve uzun hastanede kalış arasında ilişki bulunmuştur. Çalışmamızda kadın cinsiyet her ne kadar tüm acil ve elektif onarımlarda femoral tip, acil başvuru ve strangülasyon için bir risk faktörü olarak analiz edilmiş olsa bile acil herniler içinde olumsuz risk faktörü olarak değerlendirilen omentum-barsak rezeksiyonunun, postoperatif lokal-sistemik komplikasyon ve uzun hastanede kalış süre durumuna etkili olmadığı izlenmiştir.

Sonuç olarak, acil inkarsere hernilerde ileri yaş, nüks durumu, geç başvuru, yandaş hastalık ve yüksek ASA skoru olumsuz etmenler olarak gözükmektedir. Fıtık varlığının genel anlamda elektif onarım için yeterli endikasyon olduğunu kabul edersek[14], bu çalışmamızla yaşlı, yandaş hastalığı ve bağlantılı olarak ASA skoru yüksek hastalarda tanı anında kısa sürede elektif herni onarımının uygun bir öneri olduğu kanaatindeyiz. Bu tip onarımlarda nüks durumu ve geç başvuru mevcut ise strangülasyon, rezeksiyon ve postoperatif sistemik komplikasyonlar açısından daha dikkatli olunmalıdır.

Kaynaklar

  1. Ohana G, Manevwitch I, Weil R, Melki Y, Seror D, Powsner E, Dreznik Z. Inguinal hernia: challenging the traditional indication for surgery in asymptomatic patients. Hernia 2004;8:117-120.
  2. Smietański M, Lukasiewicz J, Bigda J, Lukianski M, Witkowski P, Sledzinski Z. Factors influencing surgeons' choice of method for hernia repair technique. Hernia 2005;9:42-45.
  3. Oishi SN, Page CP, Schwesinger WH. Complicated presentations of groin hernias. Am J Surg 1991;162:568-571.
  4. Andrews NJ. Presentation and outcome of strangulated external hernia in a district general hospital. Br J Surg 1981;68:329-332.
  5. Haapaniemi S, Sandblom G, Nilsson E. Mortality after elective and emergency surgery for inguinal and femoral hernia. Hernia 1999;3:205-208.
  6. Akcakaya A, Alimoglu O, Hevenk T, Bas G, Sahin M. Mechanical intestinal obstruction caused by abdominal wall hernias. Ulus Travma Derg 2000;6:260-265.
  7. Broll R, Weisser C, Muhlschlegel M. Inguinal hernia in old age. Dtsch Med Wochenschr 1987; 112: 641-643.
  8. Kulah B, Duzgun AP, Moran M, Kulacoglu IH, Ozmen MM, Coskun F. Emergency hernia repairs in elderly patients. Am J Surg 2001;182:455–459.
  9. Lewis DC, Moran CG, Vellacott KD. Inguinal hernia repair in the elderly. J R Coll Surg Edinb 1989;34:101-103.
  10. Millat B. Treatment of inguinal hernia: indications. Rev Prat 1997;47:268-272.
  11. Post S. Against the principle surgical indications in inguinal hernia. Chirurg 1997;68:1256-1257.
  12. Primatesta P, Goldacre MJ. Inguinal hernia repair: incidence of elective and emergency surgery, readmission and mortality. Int J Epidemiol 1996;25:835–839.
  13. Forte A, D'Urso A, Palumbo P, Lo Storto G, Gallinaro L, Bezzi M, Beltrami V. Inguinal hernioplasty: the gold standard of hernia repair. Hernia 2003;7:35–38.
  14. Stoppa RE. The treatment of complicated groin and incisional hernias. World J Surg 1989;13:545–554.
  15. Allen PI, Zager M, Goldman M. Elective repair of groin hernias in the elderly. Br J Surg 1987;74:987.
  16. McEntee GP, O'Carroll A, Mooney B, Egan TJ, Delaney PV. Timing of strangulation in adults hernias. Br J Surg 1989;76:725–726.
  17. Glassow F. Femoral hernia: Review of 2,105 repairs in a 17-year period. Am J Surg 1985;150:353–356.
  18. Heydorn WH, Velanovich V. A fiveyear U.S. Army experience with 36,250 abdominal hernia repairs. Am Surg 1990;56:596–600.
  19. Koch A, Edwards A, Haapaniemi S, Nordin P, Kald A. Prospective evaluation of 6895 groin hernia repairs in women. Br J Surg 2005;92:1553-1558.
  20. Akinci M, Ergül Z, Kulah B, Yilmaz KB, Kulacoğlu H. Risk factors related with unfavorable outcomes in groin hernia repairs. Hernia 2010;14:489-493.
  21. The EU Hernia Trialists Collaboration. Repair of groin hernia with synthetic mesh. Ann Surg 2002;235:322–332.
  22. Papaziogas B, Lazaridis Ch, Makris J, Koutelidakis J, Patsas A, Grigoriou M, Chatzimavroudis G, Psaralexis K, Atmatzidis K. Tension-free repair versus modified Bassini technique (Andrews technique) for strangulated inguinal hernia: a comparative study. Hernia 2005;9:156-159.
  23. Wysocki A, Kulawik J, Poźniczek M, Strzałka M. Is the Lichtenstein operation of strangulated groin hernia a safe procedure? World J Surg 2006;30:2065-2070.
  24. Derici H, Unalp HR, Nazli O, Kamer E, Coskun M, Tansug T, Bozdag AD. Prosthetic repair of incarcerated inguinal hernias: is it a reliable method? Langenbecks Arch Surg 2010;395:575-579.
  25. Elsebae MM, Nasr M, Said M. Tensionfree repair versus Bassini technique for strangulated inguinal hernia: A controlled randomized study. Int J Surg 2008;6:302-305.
  26. Brasso K, Nielsen KL, Christiansen J. Long-term results of surgery for incarcerated groin hernias. Acta Chir Scand 1989;155:583–585.
  27. Young DV. Comparison of local, spinal, and general anesthesia for inguinal herniorrhaphy. Am J Surg 1987;153:560–563.
  28. Tingwald GR, Cooperman M. Inguinal and femoral hernia repair in geriatric patients. Surg Gynecol Obstet 1982;154:704– 706.
  29. Nehme AE. Groin hernias in elderly patients. Management and prognosis. Am J Surg 1983;146:257–260.
  30. Callesen T, Bech K, Kehlet H. One thousand consecutive inguinal hernia repairs under unmonitored local anesthesia. Anesth Analg, 2001;93:1373–1376.
  31. Rai S, Chandra SS, Smile SR. A study of the risk of strangulation and obstruction in groin hernias. Aust N Z J Surg 1998;68:650–654.
  32. Nicholson S, Keane TE, Devlin HB. Femoral hernia: an avoidable source of surgical mortality. Br J Surg 1999;77:307–308.
  33. Golub R, Cantu R. Incarcerated anterior abdominal wall hernias in a community hospital. Hernia 1998;2:157–161.
  34. Gianetta E, de Cian F, Cuneo S, Friedman D, Vitale B, Marinari G, Baschieri G, Camerini G. Hernia repair in elderly patients. Br J Surg 1997;84:983–985.
  35. Berliner SD, Spier N. Elective herniorrhaphy in the aged. Hernia 1998;2:85–88.
  36. Chamary VL. Femoral hernias: intestinal obstruction is an unrecognized source of morbidity and mortality. Br J Surg 1993;80:230–232.
  37. Kulah B, Kulacoglu IH, Oruc MT, Duzgun AP, Moran M, Ozmen MM, Coskun F. Presentation and outcome of incarcerated external hernias in adults. Am J Surg 2001;181:101-104.
  38. Müller MK, Dedes KJ, Dindo D, Steiner S, Hahnloser D, Clavien PA. Impact of clinical pathways in surgery. Langenbecks Arch Surg 2009;394:31-39.