Özet
Amaç: Çalışmadaki amacımız hidatik hastalık tanısı koyulan ve tedavisi yapılan olgularımızın tanı ve tedavi özelliklerini belirlemek, morbidite ve mortalite açısından değerlendirmektir. Yöntem: Kliniğimizde Echinococcus granulosus'e bağlı hidatik hastalık tanısı konulan ve tedavisi yapılan 49 hasta değerlendirildi. Hastalar yaş, cinsiyet, semptomların başlamasından sonraki geçen süre, semptom ve bulgular, tanı metodları, kistin lokalizasyonu, çapı, sayısı, tedavi yöntemleri, mortalite, morbidite ve nüks açısından değerlendirildi. Tanı ultrasonografi, tomografi, Casoni ve Weinberg testleri ile konuldu. Ameliyat sonrası dönemde 27 hastaya Albendezol tedavisi verildi. Bulgular: Hastaların 24'ü erkek, 25'i kız ve yaş ortalaması 10.5 yıl idi. En sık başvuru şikayeti karında ağrı idi. Kist 27 olguyla (%67) en sık karaciğerde lokalizeydi. Kistler açık cerrahi ve perkütan yolla tedavi edildi. Hastaların 47'sinde (%96) kistektomi, kapitonaj ve drenaj uygulandı. Perkütan tedavi 2 (%4) hastada uygulandı. Ameliyat sonrası ölen hastamız olmadı. Ortalama 24 aylık (8-60 ay) takip sürecinde %4 oranında nüks gelişti. Sonuç: Sonuç olarak çocuklarda cerrahi girişimle kist hidatiklerinin tedavisi başarılı olmaktadır. Ayrıca, hidatik hastalık bölgemizde yaygın olarak devam etmektedir.
Giriş
Ülkemizde olduğu gibi Ortadoğu, Akdeniz, Güney Amerika, Güney Afrika ve Avustralya'da endemik olarak bulunabilen hidatik hastalık, Echinococcus granulosus ve daha nadir olarak da E. multilocularis, E. oligarthrus ve E. vogeli larvaları ile oluşur[1,2]. Ancak bunlardan ilk iki türü insanda hastalığa yol açmaktadır. E. granulosus'un erişkin şekli köpek ve kedi gibi hayvanlarda barınır. Hidatik hastalık, ülkemizde özellikle sağlık kontrolü yapılmamış köpek, sığır ve koyunlarla birlikte yaşanan bölgelerde çocuk ve erişkin için halen sorun olmaya devam etmektedir[3]. Çalışmadaki amacımız Kliniğimizde hidatik hastalık tanısı koyulan ve tedavisi yapılan 49 hastanın tanı ve tedavi özelliklerini belirlemek, morbidite ve mortalite açısından değerlendirmektir.
Materyal ve Metod
Kliniğimizde 1983 ile 2005 yılları arasında Echinococcus granulosus'a bağlı hidatik hastalık tanısı konulan ve tedavisi yapılan 49 hasta; yaş, cinsiyet, semptomların başlamasından sonraki geçen süre, semptom ve bulgular, tanı metodları, kistin lokalizasyonu, çapı, sayısı, tedavi yöntemleri, mortalite, morbidite ve nüks açısından değerlendirildi. Perkütan tedavi için kist içerisine %20'lik hipertonik sodyum klorür injeksiyonu uygulandı. Ameliyat sonrası dönemde nüks riskini azaltmak amacıyla 27 hastada gastrointestinal absorbsiyonu daha iyi olan albendazol 15 mg/kg/gün dozda 4–8 hafta arasında süreyle kullanıldı.
Sonuçlar
Hastaların 24'ü erkek, 25'i kız ve yaş ortalaması 10,5 idi (3–15 yaş). Hastaların en sık başvuru şikayeti karında ağrı idi. Akciğer yerleşimli kist hidatik olgularında ise paroksismal öksürük ve bazen ağızdan su gelme hikayesi mevcuttu. Kist lokalizasyonu hastaların 33'ünde karaciğer (%67) (Resim 1, 2, 3, 4), dördünde akciğer (Resim 5), yedisinde akciğer ve karaciğer, birinde karaciğer, dalak ve böbrek, birinde karaciğer, akciğer ve dalak, birinde dalak, birinde böbrek ve birinde pelvisdi. Karaciğerdeki kistlerin ortalama çapı 10.5 cm (2-13 cm), en az bir ve en çok 30 adet kist vardı. Karaciğer kistlerinin çoğunluğu sağ lobta (%61) idi. Akciğerdeki kistlerin ortalama çapı 7,2 cm (4-9cm) idi (Tablo 1). Tanıda klinik bulgular yanında hastaların tümünde karın ya da toraks ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi ile tanıya gidildi. Casoni ve Weinberg testi hastaların %78'inde uygulandı. Kistlerin tedavisinde hastaların çoğunluğunda kistektomi, kapitonaj ve drenaj uygulandı. Dalakta kist bulunan hastalarda immünolojik kaygılardan dolayı splenektomi uygulanmadı. Akciğer kisti bulunan olgularda ek olarak toraks tüp drenajı uygulandı. Karaciğerde multipl kisti bulunan bir hastada ve karaciğer, dalak ve böbrekte kisti bulunan diğer bir hastada kist içerisine %20'lik hipertonik sodyum klorür injeksiyonu uygulanarak perkütan tedavi yapıldı. Ameliyat sonrası ölen olmadı. Hastalar ortalama 24 ay (8-60 ay) izlendi. Ameliyat uygulanmasından bir yıl sonra karaciğer kist hidatiği bulunan iki hastada nüks gelişti. Bu hastalar tekrar opere edilerek kistektomi, kapitonaj ve drenaj uygulandı.
Tartışma
Hidatik hastalık, ülkemizde hayvancılık yapılan bölgelerde daha fazla olmak üzere 1/2000 insanda bir olarak rastlandığı bildirilmektedir[1-4]. Hastalığın spesifik bir klinik bulgusu olmamasına rağmen, yerleştiği bölgeye göre örneğin karaciğerde; karın ağrısı kusma, hepatomegali, obstrüktif sarılık, akciğerde; ateş, paroksismal öksürük, göğüs ağrısı, dispne, hemoptizi gibi semptomlarla ortaya çıkabilir. Ayrıca beyin ve akciğer gibi destek dokusu zayıf olan bölgelerdeki kistlerde semptomlar daha erken ortaya çıkar[3,5-8]. Kliniğimizde 18 yıllık süre içerisinde 49 hidatik hastalığı olan çocuk ameliyat edilerek takipleri yapıldı. En sık başvuru şikayeti kistlerin en fazla yerleşim gösterdiği organlardaki lokalizasyonuna paralel bir şekilde karında ağrı ve paroksismal öksürük olarak saptandı. Hidatik kistlerin en sık lokalizasyonu karaciğer ve akciğerdir. Daha nadir olarak rastlanma sıklığına göre kistlerin yerleşim yerleri böbrek, dalak, göz, santral sinir sistemi, diafragma interkostal kaslar, perikard, kalp ve diğer tüm organlardır[3,9,10]. Duodenumda yumurtadan ortaya çıkan embriyo, barsak duvarına penetre olur ve karaciğere ulaşır. Embriyolar karaciğerden akciğere veya sistemik dolaşımla diğer organlara yayılır. Kistlerin çapı 20 cm'ye kadar büyüyebilir[9]. Hastalarımızda kist lokalizasyonu literatürde bildirildiği gibi en sık karaciğerde (%67) ve ikinci sıklıkla akciğerde ortaya çıktı. Karaciğerdeki kistlerin ortalama çapı 10,5 cm (2-13 cm) idi ve en az 1, en çok 30 adet kist saptandı. Akciğerdeki kistlerin ortalama çapı 7,2 cm (4-9 cm) idi. Çalışmamızda görülen nadir lokalizasyon bölgeleri dalak, böbrek ve pelvisdi. Hidatik hastalığın tanısı karın ve toraks ultrasonografi ya da bilgisayarlı tomografi gibi radyolojik incelemelerde kistin tanımlanması ile koyulur[3-5,9]. Kompleman fiksasyon, indirekt fluoresan antikor, hemaglütinasyon gibi serolojik testler %85 vakada pozitiftir[9,11]. Casoni deri testine yanıt değişken olduğundan güvenilir değildir. Ancak serolojik inceleme olanağı olmayan durumlarda uygulanabilir. Serimizdeki hastaların tanısı çoğunlukla karın ya da toraks ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi ile koyuldu. Casoni (deri testi) ve Weinberg testi (kompleman fiksasyon testi) hastaların %78'inde uygulandı. Casoni testi kist hidatik varlığında %50-80 oranında pozitif olmasına rağmen en önemli dezavantajı yüksek oranda yalancı pozitif sonuç vermesi ve başarılı tedavi sonrası pozitif kalmasıdır. Weinberg testi %70 pozitiftir. Bu yöntemde de yalancı pozitif sonuç oranı oldukça yüksektir ancak başarılı tedavi sonrası negatif olması nedeniyle hastaların izlenmesinde yararlıdır. Hidatik hastalığın tedavisi cerrahi ya da medikal olabilir. Cerrahi tedavi parsiyel kistektomiye ek kapitonaj, kistektomi ve omentoplasti, kistektomi ve marsupializasyon şeklinde uygulanmaktadır[3,5,8,12,13]. İnfeksiyonun yayılmasını önlemek için kist çıkarılmadan önce içerisine iyot veya hipertonik sodyum klorür solüsyonu injekte edilmelidir. Son zamanlarda komplike olmayan hidatik abselerin tedavisinde laparoskopi, perkütanöz drenaj ya da perkütan aspirasyon ve hipertonik sodyum klorür injeksiyonu ile başarılı sonuçlar alındığı bildirilmiştir[14-18,19]. Ayrıca 4–8 hafta gibi bir süre için mebendazol ya da albendazol tedavisinin bazı hastalarda kistlerin büyümesini durdurduğu ve nükslerin insidansını azalttığı bildirilmiştir[12,13,20,21]. Çalışmamızda cerrahi tedavi hastaların %96'sında uygulandı ve 2 hastada (%4) nüks gözlendi. Girişimsel radyolojideki gelişmeler ile ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi önderliği ile karaciğer kist hidatiğinin dışa drene edilebileceği öne sürülmektedir. Yerleştirilen kateterden skolosidal ajanlarla yıkama yapılabileceği belirtilmektedir[22,23]. Serimizde çok sınırlı sayıda olguya (%4) perkütan drenaj ile tedavi uygulanmasına rağmen, son zamanlarda kliniğimizde kist hidatiğin dışa drene edilmesi konusunda girişimsel radyoloji konusunda deneyimli radyoloji uzmanın desteği ile uygun olgularda tedavi yürütülmektedir. Sonuç olarak çocuklarda cerrahi girişimle karaciğer ve akciğer kist hidatiklerinin tedavisi başarılı olmaktadır. Ek olarak, hidatik hastalık bölgemizde yaygın bir durum olarak devam etmektedir.


