Tıp Fakültesi birinci sınıf öğrencilerinin organ-doku nakli konusundaki bilgi, tutum ve davranışları
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Original Article
CİLT: 25 SAYI: 4
P: 137 - 141
Ekim 2009

Tıp Fakültesi birinci sınıf öğrencilerinin organ-doku nakli konusundaki bilgi, tutum ve davranışları

Turk J Surg 2009;25(4):137-141
1. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıp Eğitimi A.D., Kayseri, Türkiye
2. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kayseri, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Özet

Amaç: Bu çalışma Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi birinci sınıfda öğrenim gören öğrencilerin organ-doku nakline yönelik bilgi düzeylerini, tutum ve davranışlarını saptamak amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipteki çalışmanın evrenini, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi birinci sınıfda öğrenim görmekte olan 143 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmaya katılma oranı % 72.0'dir (n=103). Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından hazırlanan anket formu aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde, sayı, yüzdelik hesaplamalar ve ki kare testi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılmayı kabul eden 103 öğrencinin %34.0'ü organlarını bağışlamayı düşünürken, %15.5'i düşünmemekte, %50.5 de kararsız olduklarını belirtmişlerdir. Öğrencilerin %2.9'unun organ bağış kartı vardır. Birinci sınıf öğrencilerinin hepsi organ nakli konusundaki bilgilerini yeterli bulmamaktadır. Sonuç: İlk sınıf öğrencilerinin organ bağışı konusundaki istekliliklerinin yetersiz olduğu görülmektedir. Organ bağışlamak isteyenlerin ise çok azının bağış kartı bulunduğu saptanmıştır. Öğrencilerin organ bağışı konusundaki tutumlarımı geliştirmek için eğitim programları içerisinde organ bağışı ile ilgili konulara erken dönemde yer verilmelidir.

Anahtar Kelimeler:
Organ bağışı, öğrenciler, bilgi, tutum

Giriş

Organ nakli, vücutta görevini yapamayan bir organın yerine canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam doku veya organın nakledilmesi işlemidir[1]. Tedavi edici amaçlarla kullanılmasının temelleri 19. yüzyılın başlarında ortaya atılmıştır. Hayvan deneylerinin ardından insanlar üzerinde yapılan çalışmalarla bugünkü biçimini almıştır. Günümüzde böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas, kemik iliği, kan, kornea gibi pek çok organın nakli gerçekleştirilebilmektedir[1,2]. Ülkemizde 3 Haziran 1979 tarih ve 2238 sayılı “Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkındaki” kanuna göre organ bağışı 18 yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olan kişilerin iki tanıkla birlikte, kendisi öldükten sonra organlarını bağışladığını belirten bir belgeyi doldurarak imzalamasıyla ya da tıbben ölümün tespitinden sonra hasta yakınlarının organ bağışında bulunması ile yapılmaktadır[3]. Organ bağışlamak tam anlamıyla kişinin iradesiyle ve gönüllü biçimde yapılan insani bir davranıştır. Organ nakli yirminci yüzyılın tıp mucizelerinden biridir. Organ nakli uygulanması ile birlikte kaybedilmesi kaçınılmaz hastalar ikinci bir yaşam şansı yakalamakta ve aileleri ile birlikte pek çok kişinin yaşam kalitesi yükselmektedir. Bu nedenle insanlar arasındaki dayanışmanın parlayan sembolüdür[4,5]. Yapılan çeşitli çalışmalar organ nakli konusunda görüşler oluşurken eğitim, sosyoekonomik düzey, kültür ve dinin önemli faktörler olduğunu göstermiştir[5]. Organ nakillerinde kaynak canlı veya ölü (kadavra) olabilir. Gelişmiş ülkelerde organ vericilerinin %80’i kadavra, %20’si canlı kaynaklı iken ülkemizde bu oran tam tersidir ancak kadavra vericileri de gün geçtikçe artmaktadır[2,5]. Ancak hem ülkemizde hem de dünyada organ bağışı istenilen düzeylerde değildir. Kadavra veya canlı donörden yapılacak bağışı arttırmanın yolu eğitimdir[1]. Özellikle kadavradan yapılacak bağışlarda konuya duyarlı ve eğitimli sağlık personeli anahtar rol oynamaktadır. Organ nakli ve organ bağışı konusunda halka öncülük eden iki meslek dalının hekimler ve din adamları olduğu göz önüne alındığında ileride sağlık sektöründe hizmet edecek tıp öğrencilerinin organ nakli konusunda bilgilendirilmeleri ve geleceğe hazırlanmaları gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi (EÜTF) birinci dönem öğrencilerinin organ-doku nakli konusundaki bilgi düzeylerini ölçmek, tutum ve davranışlarını belirlemektir.

Materyal ve Metod

Bu çalışma, 2008 yılı Mayıs ayı içinde Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi birinci sınıf öğrencilerinde gerçekleştirilmiş tanımlayıcı bir araştırmadır. Çalışma evrenini, Erciyes Üniversitesi dönem birde öğrenim görmekte olan 143 öğrenci oluşturmuştur. Çalışmada öğrencilerin tümüne ulaşılması hedeflenmiş, ancak devamsız olan ya da anket formunu doldurmak istemeyen 40 öğrenci çalışma dışında bırakılmıştır. Çalışmaya katılma oranı %72,0’dir ( 103 öğrenci). Çalışma için etik kurul onayı ve öğrencilerden sözlü onam alınmıştır. Öğrencilere 29 sorudan oluşan bir anket formu uygulanmıştır. Ankette öğrencilerin sosyo-demografik (5 soru), organ-doku nakli ile ilgili tutum (6 soru), davranış (2 soru) ve bilgi düzeylerini (10 soru) ölçen sorular yer almaktadır. Öğrencilere çalışmanın amacı, anket formunun içeriği hakkında bilgi verildikten sonra araştırıcılar tarafından anket formu ders sırasında dağıtılıp toplanmıştır. Toplanan veriler bilgisayar ortamına aktarılmış, analizler yapılmıştır. İstatistiksel analiz yöntemi olarak ki-kare testi kullanılmıştır. p değeri <0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.

Sonuçlar

Çalışmaya katılan 103 öğrencinin yaş ortalamaları 19,1±1,1’dir. Araştırmaya katılan öğrencilerin sosyodemografik özellikleri Tablo 1’de gösterilmiştir. Öğrencilerin bilgilerini ölçmek için sorulan sorulara verdikleri cevaplar Tablo 2 ve 3’de gösterilmiştir. Araştırmaya katılan öğrencilerin %80,6’sı organ-doku bağışının nereye yapılacağını bilmediğini söylemiştir. Bildiğini söyleyen 19 öğrencinin 10’u hastanelere, 4’ü her hangi bir sağlık kuruluşuna, 1’i Kızılay’a organ-doku bağışının yapılabileceğini belirtmiştir. 4 öğrenci ise soruyu boş bırakmıştır. Öğrencilerin organ bağışına yönelik tutumları Tablo 4 ve 5’de gösterilmiştir. Katılımcıların cinsiyete göre organ bağışına karşı tutumları arasında anlamlı bir fark yoktur (p>0.05). Birinci sınıf öğrencilerinin %34’ü organlarını bağışlamayı düşündüklerini söylemiş ve %2,9’u organ bağış kartı bulunduğunu belirtmiştir. Öğrencilerin %43,7’si, organ vereceği kişinin kişisel özelliklerinin onu ilgilendirdiğini söylemiştir. Öğrencilerin %66,0’sı (n=68) organ-doku nakli konusundaki bilgi düzeylerini yetersiz, %44.0’ü kısmen yeterli bulmaktadır. Bilgilerinin kısmen yeterli olduğunu düşünenlerin en çok faydalandıkları bilgi kaynağı medyadır (%70,9). Organ bağışı konusunda yararlanılan diğer bilgi kaynakları; ders-okul (%38,8), sağlık personeli (%19), aile (%8,7), vakıf-dernek (%4,9) ve diğer kaynaklardır (%3,9). Dönem bir öğrencilerinden %89,3’ü organ nakli konusunda bilgi edinmek istemektedir.

Tartışma

Çalışmaya katılan tıp öğrencilerinin %34.0’ü organlarını bağışlamak istediklerini belirtmişlerdir. %50,5’lik bir öğrenci grubu ise bağış yapma konusunda kararsızdır. Bu konuda farklı gruplarda yapılmış çalışmalarda farklı oranlar bulunmuştur. Organlarını bağışlamayı düşünenlerin oranları çeşitli çalışmalarda %30 ile %70 arasında değişmektedir[6-10]. Öğrencilerin yarısı bağış konusunda kararsızdır; öğrencilerde bu konudaki duyarlılığın daha erken yaşlarda oluşabilmesi için yükseköğrenime gelmeden önceki basamaklarda bu konu ile ilgili eğitimlerin Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın işbirliği içinde sürekli yapılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir. Ayrıca organlarını bağışlama konusunda kararsız olan grubun istekli gruba dahil edilmesi için çeşitli eğitim etkinlikleri planlanabilir. Yapılan bazı çalışmalarda kızların erkeklere göre daha fazla organ bağışında bulunmayı düşündükleri saptanmış ancak yapılan bu çalışmada cinsiyetler arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır[6,10]. Çalışmamızda öğrencilerin %2.9’unun bağış kartı bulunmaktadır. Öğrencilerin %34’ü organ bağışına istekli olmalarına rağmen henüz organ bağışında bulunmamışlardır. Çeşitli çalışmalarda bu oranlar %3.1 ile %14.1 arasındadır[8,9,11,12]. Türkiye’de yapılan çalışmalardaki organ kartı tespitleri yurt dışında yapılan tespitlerin çok gerisindedir. İngiltere’ de yapılan bir çalışmada hemşirelik öğrencilerinin %74’ünün, tıp öğrencilerinin %43’ünün, Amerika Birleşik Devletleri’nde birinci ve ikinci sınıf tıp fakültesi öğrencilerinin %80’inin, Brezilya’da tıp öğrencilerinin %69.2’sinin bağış kartı olduğu saptanmıştır[13-15]. Organ bağışı konusunda istekli olan öğrencilerin neden bağış kartı edinmediklerinin nedenleri araştırılmalıdır. Organ bağışı yapmak istemeyen öğrencilerin bu konudaki öncelikli çekincelerinin “vücut bütünlüğünün bozulmasını istememe” (%5,8), “tam olarak ölmeden organ-dokuların alınmasından korkma” (%5,8) ve “dini açıdan uygun olmadığını düşünme” (%5,8) olduğu saptanmıştır. Pek çok çalışmada da buna benzer sonuçlar elde edilmiştir[6,8]. Öğrencilerin %70.9’u organ nakli konusundaki bilgilerini diğer çalışmalarla benzer şekilde medyadan aldıklarını söylemişlerdir[6,7,10]. Bu nedenle medya ile iletişim içinde bulunulması ve nakil konusunda medyanın doğru yönlendirilmesi ve doğru mesajlar verilmesi çok önemlidir. Organ nakillerinde kaynak canlı veya ölü (kadavra) olabilir. Organ nakillerinde kadavra nakillerinin önemi açıktır. Beyin ölümü kadavra organı sağlamanın temelini oluşturmaktadır. Beyin ölümü beyin fonksiyonlarının tam ve geri dönüşsüz şeklinde kaybıdır. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 8.3.1993 tarihinde yayınladığı bir genelge ile hastane içerisinde hangi klinikte bulunursa bulunsun, hastanın beyin ölümü ekibi tarafından beyin ölümü kararı verilmiş ve tutanağı imzalanmış ise donör muamelesi göreceği belirtilmektedir. Yapılan bu çalışmada öğrencilerin %37.9’u kadavradan organ nakli yapılabileceğini; %51’i de kadavradan organ-doku alınması için beyin ölümünün gerçekleşmiş olması gerektiğini bilmiştir. Kişi organ bağışını iki tanıkla birlikte, kendisi öldükten sonra organlarını bağışladığını belirten bir belgeyi doldurup imzalamasıyla ve bu belgeyi yetkili kurumlara teslim etmesiyle yapmış olur. Organ bağışı Sağlık Müdürlüklerinde, Hastanelerde, Emniyet Müdürlüklerinde (Ehliyet Alımı Sırasında), Organ Nakli Yapan Merkezlerde, Organ Nakli ile ilgilenen vakıf, dernek vs. kuruluşlarda yapılabilir. Tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinde yapılan bir çalışmada öğrencilerin %48,5’i bağış için nereye başvuracağını bilmektedir[9]. Bu oran değişik çalışmalarda %69,6 ile %55.7 olarak bulunmuştur[6,7]. Bizim çalışmamızda ise öğrencilerin %19.4’ü organ bağışını nereye yapacaklarını bildiklerini ifade etmişlerdir. Bu veriler bize çalışma grubumuzun organ bağışının yasal yönleri hakkında çok az bilgiye sahip olduklarını göstermektedir. Nakli yapılabilen organlar arasında öğrenciler tarafından en çok belirtileni böbrek (%57), en az söyleneni ince barsaktır (%1.9). Diğer çalışmalarda da en çok bilinen organ böbrektir[6,9]. Bunda ülkemizde en yaygın yapılan organ naklinin böbrek olmasının etkili olduğu düşünülmektedir. Ancak bu çalışmada oranlar diğer çalışmaların gerisinde kalmıştır[6,9,15,16]. Organ-doku bağışı yapmak isteyen öğrencilerin oranı %34.0 iken, kendilerinin veya yakın akrabalarının ihtiyacı olduğunda organ-doku almak isteyenlerin oranı %80,4’tür. Yaşar ve ark.[8]’nın çalışmasında da benzer sonuç bulunmuştur. Bu da toplum tarafından organ bağışının kabul edildiğini ancak henüz katılımının istenilen düzeyde sağlanamadığının bir göstergesidir. Bu nedenle kararsız olanların ve organ bağışını kabul etmeyenlerin düşüncelerini hangi faktörlerin etkilediğini saptamak ve buna yönelik çalışmalar planlamak gerekmektedir. Çalışmamızda öğrencilerin %81.2’si ailesinden ya da yakın akrabalarından birine organ doku nakli gerekli olsa organlarınıdokularını bağışlamayı düşünmektedir. Fransa’da tıp fakültesi birinci sınıf öğrencilerinde yapılan bir çalışmada da öğrencilerin %97.7’ si gerekli olursa yakınlarına böbreklerini bağışlayabileceklerini söylemişlerdir[16]. Çin’de yapılan başka bir çalışmada da öğrencilerin %94’ ü yakın akrabalarına böbreklerini bağışlayabileceklerini ancak %61.3’ü organlarını bağışlamaya istekli olduklarını bildirmişlerdir[10]. Bu da duygusal faktörlerin organ bağışı yapma düşüncesi üzerinde etkili bir faktör olduğunu göstermektedir. Organ bağışı ile ilgili yasa da yakınların rızası ile ölünün organ ve dokularının alınabileceği belirtilmektedir. Çalışmamızda öğrencilerin %46.5’i aile/yakın akrabalarının beyin ölümü halinde organ bağışına izin vermesi kendisine sorulduğunda cevabının hayır olacağını söylemiştir. Başka çalışmalarla bunun nedeninin irdelenmesi önemlidir. Öğrencilerin hiçbirisi organ bağışı konusunda bilgilerini yeterli bulmamaktadır ve %89.3’ü bu konuda eğitim almak istemektedir. Sonuç olarak, tıp fakültesi birinci sınıf öğrencileri üzerinde yapılan bu çalışma, öğrenciler henüz bu konuda eğitim almadıklarından toplumu yansıtmaktadır. Organ bağışına yönelik gereksinimin giderek arttığı göz önünde bulundurularak, toplumun her kesimine yönelik, toplumun kültür, değer, inanç ve geleneklerini dikkate alan, konuya ilgi duyma ve bilgilendirme sağlayan; bağış konusunda toplumda ön plana çıkan çekinceleri gidermeye yönelik eğitim programları hazırlanmalı ve ilkokuldan itibaren tüm kurumlarda düzenli olarak verilmelidir. Bunun dışında çeşitli yayın organlarında özellikle televizyonda organ bağışına yönelik programlar yapılmalıdır. Ayrıca tıp fakültesi öğrencilerinin bu konuda istekli oldukları da göz önüne alınarak organ bağışı konusundaki tutumlarını geliştirmek için eğitim programları içerisinde organ bağışı ile ilgili konulara erken dönemde yer verilmelidir.